25 Temmuz 2007 Çarşamba

Alaaddin Adworks

Alaaddin Adworks bloğunun ilk gönderisi:


"Sanırım bu ilk. İnternette, özellikle Türkiye'de hizmet veren ajansların, (yurtdışında bulunan bazı reklam ajanslarının yaptığı gibi), son yılların (bence) en başarılı fenomeni olan blog konusunda herhangi bir girişimde bulunmadıklarını gördük. Bu, bir eksiklikti. Yurtdışındaki örneklere bakınca da (Coudal, TBWA Portugal, WK London vs.), bunun bir örneğinin neden burada olmadığını düşündük ve kararımızı verdik: Alaaddin Adworks, bloglar aleminin bir parçası olacaktı. Bugünden itibaren, burada, her gün gelişecek içeriğiyle Alaaddin Adworks, Türkiye'nin ilk reklam ajansı blogunu iftiharla sunar. Çalıştığı kampanyalar, müşterilerle olan söyleşiler, sorunlar, çözümler ve bilumum reklamla ilgili, bir reklam ajansının içeriğiyle ilgili olarak ne varsa bu blogda bulabilirsiniz.
Keyfine varın."


Şu ana kadar geçen 18 ayda zaman zaman kopukluklar olsa da Türkiye'nin ilk hizmet ajansı bloğu güncel kalmayı başarmış. Bloğun yazarları ajans çalışanları, sadece reklam ajansının çalışmaları değil aynı zamanda iş ilanları, günlük hayata dair tespit ve yorumlar ,ajanstan haberler de var blogda.

Blog içten ve cana yakın bir blog, bir çok gönderiye yorum yapılmasa da en azından ajans içinde ve reklam çevresinde takip edildiğini düşünüyorum, ki 18 aydır sıkılmadan yayın yapsınlar. Bloğun büyük bir avantajı da tabii ki oldukça popüler olan elmaaltshift bloğu yazarı Fırat Yıldız'ın bir aladdin çalışanı olması ve hem elmaaltshift'te blog linkinin bulunması hem de zaman zaman alaaddin blog daki güncellemelerin elmaaltshiftte duyurulması.

Benim bu blogla ilgili ekleyebileceğim tek şey blogda etkileşimin artırılması blogda yayınlanan reklamlara yorumların artırılmasının sağlanması ve son olarak yazılara permalinklerin konulmasıdır (bu yazıyı yazarken permalinklerle çok uğraştım da:))

Türkiye'nin ilk ajans bloğuna başarılar:)

17 Temmuz 2007 Salı

HSBC Blog

HSBC'nin kurum içi bir blog hazırladığını geçtiğimiz pazar Hürriyet almadığım için Murat Buyurgan'ın yazısıyla öğrendim. Gazetede çıkan yazıya ise buradan ulaşabilirsiniz.


Blog sadece HSBC çalışanlarına açıkmış, en azından internetteki versiyonunda blog için herhangi bir ekran görüntüsü olmadığı için tasarım hakkında bir şey diyemiyorum. Aslında yazıda blogun varlığından başka bir şeyden söz edilmemiş denebilir. Blogların içeriği hakkında daha fazla bilgi verilseydi daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

Murat Bey yazısında "Sadece kurum içine açık, yazıların ve yorumların kimler tarafından yazıldığı takip edilen bir blog’da nasıl bir risk olabilir ki?" diyerek çok doğru bir tespit yapmış.

Yazıda otokontrolün kendiliğinden oluştuğu belirtilmiş. Bir banka çalışanı olarak istifa etmeye karar vermediyse veya zaten yeni bir iş bulmadıysa kim orada cesaret edip kontrolsüz cümleler kullanabilir ki?

Blogun çalışanlar arası etkileşime katkısının sadece nevizadede toplanmak olmadığını umuyorum zira sadece kurum içine açık bir bloğun nevizadede toplanmak için oluşturulmadığı aşikardır. Örneğin yazıda bankaya yönelik eleştirilerin de geldiği belirtilmiş. Bu eleştiriler bir çok firmada bulunana ama kullanıldığı tartışılan öneri sistemlerinin yerini alabilir. Bunun için etkin bir sistemin oluşturulması ve banka çalışanları tarafından eleştirilerin özgürce -hatta bence kimi zaman sınırları zorlayarak- tartışılması gerekir. Bankayı en iyi bilen çalışanlar, blogları sayesinde strateji geliştirmede etkin olan yöneticilere önemli ipuçları sağlayabilirler.

En son olarak değinmek istediğim konu ise HSBC İletişim Grup Başkanı Ömer Kayalıoğlu'nun açıklaması. Ömer Bey şöyle demiş:
"Blog ilk açıldığında, insanlar işi gücü bırakır bununla oynar, dediler. Sadece öğlen açık olsun, saatleri kısıtlayalım, önerisi geldi. Böyle bakarsanız insanların çay kahve molası vermeleri de işten çalınmış zaman olarak görülür. Ben blogda harcanan zamanı, kültür için yapılmış bir yatırım olarak görüyorum. Benim için çok önemli bir şey. İnsanların günde 1-2 defa açık alana girmesi benim kültürüme bir katkıdır, katiyen işten çalınan zaman değildir."

Blogların bir oyun alanı olarak değerlendirilebilmesi bile Türkiye'de halen "Bizim web sitemiz var zaten bloga ne gerek var" düşüncesinin yaygınlığının bir kanıtıdır. Ömer Bey'in kurum kültürüne katkı vurgusu çok yerinde. Zamanla blogların gerek kurum kültürüne gerek kurum imajına olan katkıları Türkiye'de de firmalar tarafından anlaşılacak ve yoğun olarak kullanılmaya başlanacaktır. Hatta kurumsal blogların bir patlama halinde gündemimize adeta yeni icatmışçasına firmalar tarafından oturtulacağını iddia edebilirim.

HSBC'yi kurum içi de olsa blogların önemini kavradığı için tebrik ediyor en kısa sürede herkese açık bloglarını görmek dileğiyle yazımı bitiriyorum.

Düzenleme (15.08.2007): Murat Buyurgan'ın bugünkü yazısında risk konusuyla ilgili projeyi hazırlayan ajanstan Murat Kalaora'nın görüşlerini belirtmiş, ben yine de gerekli bloglama politikasının oluşturulmasıyla faydanın riskten daha fazla olabileceğini düşünüyorum. Murat Bey aynı zamanda blogdan da bir ekran görüntüsü vermiş. Tasarım gayet güzel olmuş, sade ve aynı zamanda neşeli, beğendim:)

16 Temmuz 2007 Pazartesi

THY-Yolcunun Seyir Defteri

Türk Hava Yolları Türkiye'de kurumsal blog oluşturan ilk firmalardan birisi,belki ilkidir. THY websayfasından görünür bir linkle ulaşılabiliyor bloğa. Her ne kadar kendilerinin de şu anda belirttikleri gibi gerçek anlamıyla bir blog havasında olmasa da ileride daha esnek olacaklarını belirtmişler. Umarım en kısa sürede bu değişim gerçekleşir. Bloğun yalın bir sayfa tasarımı var ve okuması kolay. Aslında aynı tasarımda ve aynı sayfadan ulaşılan 3 farklı blog var ve bunların her biri için ayrı feed linki mevcut , arama özelliği ise ileride yorumlar daha özgürleşirse aynı sefer için daha önce her hangi bir giriş yapılmış mı diye kullanılabilir.


İlk blog Yolcunun Seyir Defteri, bu bölümde yolcular yaşadıklarını, tecrübelerini, teşekkürlerini iletiyorlar. Tecrübeler haziran ayından bu yana yayımlanmaya başlanmış. Yorumlar gönderilirken yer hizmetleri, kabin hizmetleri ve uçuş anıları olmak üzere 3 kategoriden biriyle etiketleniyor. Yorumların çoğu teşekkür ve övgülerden oluşuyor. Arada bir kaç tane şikayet veya öneri yorumu da mevcut olsa da bunlar naif hayıflanmalar olarak duruyor. Elbette mutlaka şikayet yorumu da yazılmalıdır demiyorum ama yine de bu yazıda belirtilen durum gibi bir şikayet söz konusu olduğunda yayınlayıp yayınlamayacakları yoksa bu tür yazıların tamamını mı vandalizm olarak gördükleri şu an için belirsiz.


İkinci Blog Genel Müdür Temel Kotil'in blogu olarak görünüyor fakat bu blog şu anda bir blogdan ziyade daha çok kurucudan ya da genel müdrüden mesaj havasında. Yalnızca tek bir giriş var ve bu giriş hakkında moderasyonla bile olsa yorum yapmak mümkün değil.


Üçüncü Blog ise e-ticaret başlığını taşıyor. Burada THY'de yapılan yeniliklerden bahsediliyor. şu an için sadece iki giriş var. Bu girişler için de yorum seçeneği kapalı. Bu kısım e-ticaret genel müdürlüğünde çalışanlar tarafından hazırlandığı için bu başlık uygun görülmüş. Fakat en azından benim için blog için uygun görülen bu isim bende "Bu blog THY ile e-ticaret yapmak isteyenler için hazırlanmış" şeklinde bir algı yarattı. Bu ismin e-ticaret birimi olarak kendi algılayacakları şekilde değil de ziyaretçilerin, müşterilerin algılayacakları şekilde yeniden belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yalnızca Yolcunun Seyir Defteri kısmında açık olan yorumlar moderasyona yani denetlemeye tâbi. Bu yorumlar da aslında müşterilerin tecrübeleri ve hissettiklerinden oluşuyor. Gönderilen bir tecrübe için "Evet o sefer de gerçekten çok güzel hizmet vardı" "Hayır o sefer berbattı" "Katılıyorum" "Katılmıyorum" gibi etkileşimi artıracak yorumlara yine müsaade edilmemiş. Bunun sebebi ise e-ticaret blogunda "Zaten blog’umuzu Wikipedia tarzı bir yapıda sunmamız; kullanıcının anlık olarak her türlü değişikliği yapabilmesine imkân vermemiz, onun ömrünü kısaltmanın ötesinde bir fayda sağlamayacaktı. Zira internet mecrası, vandalizmin zirve yaptığı bir alan haline gelmiş durumda." olarak açıklanmış. Fakat bu kadar sert bir denetim anlayışının blog ruhuna aykırı olduğunu düşünüyorum.

Her ne kadar bazı eksiklikleri olsa da kurumsal blogların Türkiye'de yaygınlaşması adına THY'nin bu girişimini destekliyorum ve gelişmesini diliyorum. İlerleyen dönemlerde bunun daha hafifleyeceği belirtilmiş,neler olacağını bekleyip göreceğiz.

15 Temmuz 2007 Pazar

Giriş

Merhabalar,
Muhtemel tez konumla ilgili dağarcığımı geliştirirken bir yandan da bu dağarcığın paylaşımı amacıyla bu bloğu oluşturdum. Türkiye'de şirket blogları kavramları henüz gelişmemiş olsa da kısa süre içinde -belki de ben tez yazmaya başlamadan:)- şirketlerin blog kavramını öğrenmeye ve kullanmaya başlayacağını umuyor ve tahmin ediyorum.
Bu süreç içinde şu anda kısıtlı sayıda olan şirket bloglarını vaktim elverdiğince burada kişisel bazı yorumlarımla birlikte tanıtacağım. İlerleyen zamanlarda ise şirket blogları açıldıkça ilgili bloglarla ilgili yazılar yayınlayacağım.
Sizin de bildiğiniz gördüğünüz yer alması iyi olur diyeceğiniz bloglar varsa ve bildirirseniz burada yayınlamaktan mutluluk duyarım. Ayrıca burada yazdığım bloglarla ilgili yorumlarınız da oldukça değerli. Çekinmeyin; yorumlarınızı ekleyin,paylaşalım,tartışalım,öğrenelim:)
Sevgiler Saygılar vs vs..